7 Ağustos 2012 Salı

Hızlı Koşan At

Uzun zaman önce, atların özgürce koşup yaşadığı bir orman varmış. Bu ormanda yeni doğmuş olan şirin mi şirin bir tay yaşarmış. Minik tay tüm gün ormanda annesinin peşinde koşarmış.  Zaman geçtikce minik tayımız büyümüş ve hızlı koşan bir ata dönüşmüş. Koşmayı cok seviyor, ormanın derinliklerinde şimşek gibi hızlı oradan oraya koşup duruyormuş. Bir gün o kadar koşmuş, o kadar koşmuş ki ormanda kaybolmuş. Daha önce hiç görmediği yerlerde bulmuş kendini. Ormandaki atlar ve annesi kaybolduğunu anlayıp, kartaldan hızlı koşan atı bulmasını istemişler. Şanslıymış ki, atımız da tam kaybolduğu sırada kafasını gökyüzüne çevirip, kartalı görmüş. Kartal da hızlı koşan atı bulduğuna sevinmiş. Beraber ormana geri dönmüşler. Bizim hızlı ata bu ders olmuş, bir daha da annesinden çok uzaklara gitmemiş.

3 Ağustos 2012 Cuma

Mutsuz Ceylan

Zamanın birinde, büyük bir ormanda yaşayan mutsuz bir ceylan varmış. Mutsuz ceylan, dere kenarındaki otlardan yer, ama hep şikayet edermiş. Hep daha güzel şeyler yemek istermiş. Aslında dere kenarındaki taze otlar o kadar lezzetliymiş ki, ormandaki diğer hayvanlar, mutsuz ceylanın neden otları beğenmediğini bir türlü anlayamazmış. Bir gün, mutsuz ceylan ormandan uzaklara gitmeye karar vermiş. Ormandan çıkıp, bir süre koştuktan sonra yorulmuş ve bir ağacın dibinde durup dinlenirken uyumuş. Dışarıdaki tehlikelerden habersiz olan ceylanı, bir çiftçi yakalamış ve çiftliğine götürmüş. Ceylan bir uyanmış ki büyük bir çiftlikte. Bir sürü başka hayvanlarla beraber; tavuklar, inekler, atlar, koyunlar, keçiler var ahırda. Ceylan arkadaşsız kalmayacağına sevinmiş, hem kimbilir çiftlikte ne lezzetli yiyecekler yeniyordur, diye düşünmüş. Akşam olmuş, çiftçi ahıra bir sürü kuru ot bırakıp gitmiş. Bütün hayvanlar, yemek geldi diye sevinip yemişler. Ceylanı da yemeğe davet etmişler, ama ceylan burun kıvırmış. "Kuru ot da yenir mi?" demiş ahırdakilere. Onlar da ormanda ceylanın ne yediğini sormuşlar. Ceylan, her gün dere kenarındaki taze ve leziz otlardan yediğini söylemiş. Ormandan kaçtığına çok pişman olmuş, dere kenarındaki otları beğenmediği için de kendine çok kızmış.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Meraklı Baykuş

Çok zaman önce ormanda yaşayan bir meraklı baykuş varmış. Bu baykuş, adından da anlaşılacağı üzere herşeyi merak eder, sürekli bilgi almak için oradan oraya uçar, sorular sorarmış. Neden bu kadar meraklı olduğunu kimse bilmezmiş. Meraklı olduğu kadar öğrendiği şeyleri başkalarına anlatmaya da çok severmiş. Tavşan havucunu nereye sakladı, saka kuşu hangi ağaca yuva yaptı, aslan en son ne avladı, tüm bu soruların cevabını meraklı baykuş verebilirmiş. Ondan öğrendiği diğerine, diğerinden öğrendiğini başkasına anlattığı için çoğu zaman başı derde giriyormuş. Karga bir gün almış karşısına baykuşu ve ormanda birlik düzeni bozduğunu bu yüzden merak edip öğrendiği bilgileri diğer hayvanlara anlatmaması gerektiğini söylemiş. Çünkü ormanda yaşamak ve hayatta kalmak için herkesin kendine oluşturduğu bir düzen varmış ve bozulursa ormanda kargaşa çıkabilirmiş. Bizim meraklı baykuş peki demiş ama çok geveze olduğu için kargaya verdiği sözü tutamamış. Ormanda bir kargaşa başlamış. Bunu üstüne baykuşu ormandan kovmuşlar. Ormanda düzen yeniden kurulmuş. 


1 Ağustos 2012 Çarşamba

Uykucu Tavşan

Gün doğmuş, sabah olmuştu. Uykucu tavşan uyumak istiyor, hiç yataktan çıkmak istemiyordu. Okul vakti yaklaşıyordu. Biraz daha yatakta kalırsa okula geç kalacaktı. Annesi uykucu tavşana seslendi. "Hadi uykucu tavşan uyan artık." Uykucu tavşan "Tamam annee" diyor ama yatmaya devam ediyordu. Pencerede bir uğur böceği gördü. Aklına bir fikir geldi. Uğur böceğine arkadaşlarını da toplayıp yanına gelmesini söyledi. Bir süre sonra bir çok uğur böceği odaya geldi. Uğur böceklerinden üstüne konmasını istedi. Çünkü hala yatakta olduğu için birazdan annesi onu uyandırmaya gelecekti. Annesi geldiğinde uykucu tavşanın üstünde bir sürü kırmızı lekeyi gördü ve onun hasta olduğunu düşündü. Bu halde uykucu tavşan okula gidemezdi. Annesi odadan çıkar çıkmaz, uykucu tavşan uğur böceklerine uçmalarını söyledi. Şimdi yatakta istediği kadar uyuyabilirdi, yatakta ne sıcacıktı. Oysaki bir sağa dönüyor, bir sola dönüyor bir türlü uyuyamıyordu. Dışarıdan okula giden arkadaşlarının neşeli seslerini duydu. Hava da çok güzeldi ve tavşanlar kahkahalar atarak okula gidiyorlardı. Uykucu tavşan da onların yanında olmak istedi. Hasta numarası yaptığına pişman oldu. Yataktan çıktı ve üstünü giyinip annesine iyi olduğunu söyleyerek okula gitmek için arkadaşlarının yanına gitti. Bir daha da hiç hasta numarası yapmadı.